Adalet Bakanlığı Tarafından Yapılan Kanun Yararına Bozma İstemi (CMK m. 309)
Kanun yararına bozma, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 309. maddesi ile hakim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerle ilgili bir olağanüstü kanun yolu olarak düzenlenmiştir. Bu türden hukuka aykırılıklardan haberdar olan Adalet Bakanlığı, yasal nedenlerini belirterek karar veya hükmün bozulması istemi ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı bildirimde bulunur. Yargıtay C. Başsavcısı, kendisine bildirilen nedenleri ve bozma istemini Yargıtay’ın ilgili ceza dairesine iletir. Ceza dairesi ileri sürülen nedenleri yerinde görürse karar veya hükmü kanun yararına bozma yetkisine sahiptir.
Taraflar haklarında verilen ve istinaf ya da temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşen karalara karşı kanun yararına bozma isteminde bulunulmasını Adalet Bakanlığı’ndan talep edebilir. Bu talep uygulamada “kanun yararına bozma ihbarı” olarak da anılmaktadır. Ceza yargılamaları bakımından bu başvuruları Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı Kanun Yararına Bozma Bürosu incelemektedir. Büro gerekli görürse ilgili makamlarla yazışmalar yapabilir, başvuruyla ilgili araştırma yürütebilir. Bakanlık yetkilileri vardıkları neticeye göre başvuru istemini reddeder ya da Yargıtay C. Başsavcılığına kanun yararına bozma istemli bildirimde bulunur. Taraflarca yapılan başvuru yerinde görülmezse Bakanlık tarafından talep sahibine yazılı bildirimde bulunulmaktadır.
Kanun yararına bozma kurumu, Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından şu şekilde açıklanmıştır: “Hükümdeki her hukuka aykırılık, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 Sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasayolunun olağanüstü bir yasayolu olması sebebiyle yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hakimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar, bu yolla denetlenemeyecek, buna karşın kanıtların ya da hukuk kurallarının yanlış değerlendirilmelerinden kaynaklanan hukuki değerlendirme hataları yasa yararına bozma yasayoluna konu olabilecektir.” (YCGK 2011/6-80 E., 2011/90 K. sayılı ve 10.05.2011 tarihli kararı). Genel Kurul’un kararında da belirtildiği üzere, delillerin veya hukuk kurallarının değerlendirilmesi ile ilgili yargılama hataları kanun yararına bozmaya konu olabilecekken hükümdeki her hukuka aykırılık bu yolun uygulanması sonucunu oluşturmaz.
Eğer yargılama yapılırken mahkemece değerlendirilmemiş yeni bir delil veya olay ortaya çıkmışsa bu, kanun yararına bozma istemine değil yeniden yargılama istemine konu edilmelidir. Yargıtay da bu hususu şu şekilde açıklamıştır: “Her iki karara karşı kanun yararına bozma ihbarında bulunmuş ise de, mahkeme tarafından hüküm tarihinde bilinmeyen ve sonradan ortaya çıkan bu durumun ilk kez kanun yararına bozma yolu ile incelenmesi mümkün olmayıp, yasaya aykırı olduğu iddia edilen mahkeme kararlarına karşı başvurulacak diğer kanun yolları tükenmediğinden, yargılama sona erdikten sonra ortaya çıkan bu durumun CMK'nın 311 vd. maddelerinde düzenlenen yargılamanın yenilenmesi kapsamında değerlendirilebileceği cihetle, kanun yararına bozma talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.” (Yargıtay 10. CD. 2017/7633 E., 2018/2177 K. sayılı ve 01.03.2018 tarihli kararı)
Kanun yararına bozma olağanüstü bir kanun yolu olup ancak kesinleşmiş kararlar bakımından bu yolun izlenebileceği unutulmamalıdır. Bununla birlikte Adalet Bakanlığı, kesinleşmekle birlikte devam etmekte bir yargılama kapsamında çözümü mümkün görünen uyuşmazlıklar bakımından da kanun yararına bozma yoluna gitmemektedir.
Kanun Yararına Bozma Nedenleri
CMK m. 309/4 ile kanun yararına bozma nedenleri sınıflandırılmış, Yargıtay ceza dairelerinin bu istemleri nasıl karara bağlayacağı düzenlenmiştir. Buna göre:
Ø Bozma nedeni CMK m. 223’te tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise bu husus karara bağlanır ve dosya kararı veren hakim veya mahkemeye gönderilir. Kararı veren merci, gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verir.
Ø Bozma nedeni mahkumiyet hükmünün davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma/kısıtlama sonucu doğuran usul işlemine ilişkin ise bu husus karar altına alınır. Dosya kararı veren hakim veya mahkemeye gönderilir. Kararı veren merci yeniden yargılama yaparak hüküm kurar. Ancak böyle bir durumda kurulacak hüküm, önceki hükümden daha ağır bir ceza içeremez.
Ø Bozma nedeni, mahkumiyet dışındaki bir hükümle ilgili olup davanın esasını çözmekte ise bu husus da Yargıtay dairesince hüküm altına alınır. Fakat böyle bir karar, aleyhte sonuç doğurmayacak ve yeniden yargılamayı gerektirmeyecektir.
Ø Bozma nedeni hükümlünün cezasının kaldırılmasını veya daha hafif bir ceza verilmesini gerektiriyorsa Yargıtay ceza dairesi doğrudan hüküm kurar. Böyle bir durumda dosya yeniden kararı kuran mercie gönderilmez.
Mahkumiyet Kararının Kanun Yararına Bozulması
CMK m. 309/4-b uyarınca, mahkumiyet hükmünün davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma ya da kısıtlama sonucu doğuran usul işlemine ilişkin bir bozma sebebi mevcut ise inceleme yapan Yargıtay ceza dairesi, bu hususu belirler ve dosyayı kararı veren mercie gönderir. Kararı veren merci yeniden yargılama yapar ve hüküm kurar. Merciin yeniden mahkumiyet hükmü kurmasının önünde bir engel yoktur. Ancak böyle bir hüküm öncekinden daha ağır bir ceza içermemelidir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, davanın esasını çözmeyen bozma sebeplerine “görevsiz mahkemece hüküm verilmesi, Cumhuriyet savcısının katılması gereken bir durumda yargılamaya katılmaması” örneklerini vermiştir (YCGK 2016/9-1172 E., 2018/559 K. sayılı ve 22.11.2018 tarihli kararı). Aynı kararda, savunma hakkını kaldırma ya da kısıtlama sonucu doğuran usul işlemlerine ise “sanığın sorgusunun CMK'nın 147. maddesine uygun olarak yapılmaması, suç niteliğinin değişmesi hâlinde anılan Kanun'un 226. maddesine uygun olarak ek savunma hakkının verilmemesi, Kanun'un 216. maddesi uyarınca hükümden önce son sözün hazır bulunan sanığa verilmemesi” gibi haller örnek gösterilmiştir.
CMK m. 309/4-d ile düzenlendiği üzere hükümlünün cezasının kaldırılmasını veya daha hafif bir cezanın verilmesini gerektiren bir hal söz konusu ise bu karar doğrudan Yargıtay tarafından kurulur. Bu durum, “yargılamanın tekrarlanması yasağı” olarak da ifade edilmektedir. Diğer bir ifadeyle böyle bir bozma sebebinin varlığı halinde dosya yeniden kararı veren mercie gönderilmez, doğrudan Yargıtay ceza dairesi tarafından çözümlenir.
Ceza Genel Kurulu’na göre cezayı kişiselleştirmede hakimin takdir hakkının bulunduğu durumlarda bu değerlendirmeyi kararı veren merciin yapması gerekir (YCGK 2016/395 E., 2016/34 K. sayılı ve 13.02.2016 tarihli; 2018/1066 E., 2018/373 K. sayılı ve 25.09.2018 tarihli kararları). Bu sebeple kanun yararına bozma neticesinde sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması, seçenek yaptırımlar ve erteleme hükümlerinin uygulanması gibi ihtimaller oluşursa bunu Yargıtay karara bağlamamalıdır. Bu durumda CMK m. 309/4-b uygulanır ve dosya yeniden yargılama yapılmak üzere kararı veren mercie gönderilir. Ancak mahkumiyet kararıyla ilgili hakime bir takdir hakkı tanınan bir husus yoksa CMK m. 309/4-d uygulanacak, Yargıtay dairesi yeniden karar kuracaktır.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararlarının Kanun Yararına Bozulması
İstinaf ya da temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşen kararlardan olduğu için hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararları da kanun yararına bozmaya konu olabilir. Bunda HAGB kararına itiraz edilip edilmemesi de fark yaratmayacaktır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, davayı sonuçlandıran ve uyuşmazlığı çözen bir “hüküm” değildir (YCGK 2010/11-70 E., 2010/159 K. sayılı ve 29.06.2010 tarihli kararı). Genel Kurul’a göre henüz hukuken varlık kazanan bir hüküm niteliği olmadığından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı esas bakımından değil, ancak “CMK m. 231 ile gösterilen şekil şartları” bakımından kanun yararına bozmaya konu olabilecektir.
Yargıtay ceza daireleri de HAGB kararının esasına ilişkin kanun yararına bozma istemlerinin reddine karar verme eğilimindedir. Örneğin Yargıtay 12. Ceza Dairesi, “Gerek kesin hükmün otoritesinin korunması zorunluluğu, gerekse olağanüstü bir denetim yolu olması sebebiyle dar kapsamlıdır; her türlü hukuka aykırılığın öne sürülüp incelenmesine elverişli bir denetim yolu değildir” şeklindeki gerekçesi ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına ilişkin kanun yararına bozma isteminin reddine karar vermiştir (Yargıtay 12. CD. 2018/276 E., 2018/9918 K. sayılı ve 18.10.2018 tarihli kararı).
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının Kanun Yararına Bozma Başvurusu (CMK m. 310)
CMK m. 310 ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının kanun yararına bozma isteminde bulunması düzenlenmiştir. Ancak Yargıtay C. Başsavcısı bu yetkisini ancak CMK m. 309/4-d ile gösterilen “hükümlünün cezasının kaldırılması veya daha hafif bir cezanın verilmesini gerektiren” bozma sebeplerinin varlığı halinde kullanabilir.
CMK m. 309 uyarınca Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozma isteminde bulunulmuşsa, artık Yargıtay C. Başsavcısının CMK m. 310 uyarınca başvuruda bulunması imkan dahilinde değildir.
Adalet Bakanlığı Tarafından Yapılan Kanun Yararına Bozma İstemi (CMK m. 309)
Kanun yararına bozma, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 309. maddesi ile hakim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerle ilgili bir olağanüstü kanun yolu olarak düzenlenmiştir. Bu türden hukuka aykırılıklardan haberdar olan Adalet Bakanlığı, yasal nedenlerini belirterek karar veya hükmün bozulması istemi ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı bildirimde bulunur. Yargıtay C. Başsavcısı, kendisine bildirilen nedenleri ve bozma istemini Yargıtay’ın ilgili ceza dairesine iletir. Ceza dairesi ileri sürülen nedenleri yerinde görürse karar veya hükmü kanun yararına bozma yetkisine sahiptir.
Taraflar haklarında verilen ve istinaf ya da temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşen karalara karşı kanun yararına bozma isteminde bulunulmasını Adalet Bakanlığı’ndan talep edebilir. Bu talep uygulamada “kanun yararına bozma ihbarı” olarak da anılmaktadır. Ceza yargılamaları bakımından bu başvuruları Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı Kanun Yararına Bozma Bürosu incelemektedir. Büro gerekli görürse ilgili makamlarla yazışmalar yapabilir, başvuruyla ilgili araştırma yürütebilir. Bakanlık yetkilileri vardıkları neticeye göre başvuru istemini reddeder ya da Yargıtay C. Başsavcılığına kanun yararına bozma istemli bildirimde bulunur. Taraflarca yapılan başvuru yerinde görülmezse Bakanlık tarafından talep sahibine yazılı bildirimde bulunulmaktadır.
Kanun yararına bozma kurumu, Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından şu şekilde açıklanmıştır: “Hükümdeki her hukuka aykırılık, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 Sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasayolunun olağanüstü bir yasayolu olması sebebiyle yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hakimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar, bu yolla denetlenemeyecek, buna karşın kanıtların ya da hukuk kurallarının yanlış değerlendirilmelerinden kaynaklanan hukuki değerlendirme hataları yasa yararına bozma yasayoluna konu olabilecektir.” (YCGK 2011/6-80 E., 2011/90 K. sayılı ve 10.05.2011 tarihli kararı). Genel Kurul’un kararında da belirtildiği üzere, delillerin veya hukuk kurallarının değerlendirilmesi ile ilgili yargılama hataları kanun yararına bozmaya konu olabilecekken hükümdeki her hukuka aykırılık bu yolun uygulanması sonucunu oluşturmaz.
Eğer yargılama yapılırken mahkemece değerlendirilmemiş yeni bir delil veya olay ortaya çıkmışsa bu, kanun yararına bozma istemine değil yeniden yargılama istemine konu edilmelidir. Yargıtay da bu hususu şu şekilde açıklamıştır: “Her iki karara karşı kanun yararına bozma ihbarında bulunmuş ise de, mahkeme tarafından hüküm tarihinde bilinmeyen ve sonradan ortaya çıkan bu durumun ilk kez kanun yararına bozma yolu ile incelenmesi mümkün olmayıp, yasaya aykırı olduğu iddia edilen mahkeme kararlarına karşı başvurulacak diğer kanun yolları tükenmediğinden, yargılama sona erdikten sonra ortaya çıkan bu durumun CMK'nın 311 vd. maddelerinde düzenlenen yargılamanın yenilenmesi kapsamında değerlendirilebileceği cihetle, kanun yararına bozma talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.” (Yargıtay 10. CD. 2017/7633 E., 2018/2177 K. sayılı ve 01.03.2018 tarihli kararı)
Kanun yararına bozma olağanüstü bir kanun yolu olup ancak kesinleşmiş kararlar bakımından bu yolun izlenebileceği unutulmamalıdır. Bununla birlikte Adalet Bakanlığı, kesinleşmekle birlikte devam etmekte bir yargılama kapsamında çözümü mümkün görünen uyuşmazlıklar bakımından da kanun yararına bozma yoluna gitmemektedir.
Kanun Yararına Bozma Nedenleri
CMK m. 309/4 ile kanun yararına bozma nedenleri sınıflandırılmış, Yargıtay ceza dairelerinin bu istemleri nasıl karara bağlayacağı düzenlenmiştir. Buna göre:
Ø Bozma nedeni CMK m. 223’te tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise bu husus karara bağlanır ve dosya kararı veren hakim veya mahkemeye gönderilir. Kararı veren merci, gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verir.
Ø Bozma nedeni mahkumiyet hükmünün davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma/kısıtlama sonucu doğuran usul işlemine ilişkin ise bu husus karar altına alınır. Dosya kararı veren hakim veya mahkemeye gönderilir. Kararı veren merci yeniden yargılama yaparak hüküm kurar. Ancak böyle bir durumda kurulacak hüküm, önceki hükümden daha ağır bir ceza içeremez.
Ø Bozma nedeni, mahkumiyet dışındaki bir hükümle ilgili olup davanın esasını çözmekte ise bu husus da Yargıtay dairesince hüküm altına alınır. Fakat böyle bir karar, aleyhte sonuç doğurmayacak ve yeniden yargılamayı gerektirmeyecektir.
Ø Bozma nedeni hükümlünün cezasının kaldırılmasını veya daha hafif bir ceza verilmesini gerektiriyorsa Yargıtay ceza dairesi doğrudan hüküm kurar. Böyle bir durumda dosya yeniden kararı kuran mercie gönderilmez.
Mahkumiyet Kararının Kanun Yararına Bozulması
CMK m. 309/4-b uyarınca, mahkumiyet hükmünün davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma ya da kısıtlama sonucu doğuran usul işlemine ilişkin bir bozma sebebi mevcut ise inceleme yapan Yargıtay ceza dairesi, bu hususu belirler ve dosyayı kararı veren mercie gönderir. Kararı veren merci yeniden yargılama yapar ve hüküm kurar. Merciin yeniden mahkumiyet hükmü kurmasının önünde bir engel yoktur. Ancak böyle bir hüküm öncekinden daha ağır bir ceza içermemelidir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, davanın esasını çözmeyen bozma sebeplerine “görevsiz mahkemece hüküm verilmesi, Cumhuriyet savcısının katılması gereken bir durumda yargılamaya katılmaması” örneklerini vermiştir (YCGK 2016/9-1172 E., 2018/559 K. sayılı ve 22.11.2018 tarihli kararı). Aynı kararda, savunma hakkını kaldırma ya da kısıtlama sonucu doğuran usul işlemlerine ise “sanığın sorgusunun CMK'nın 147. maddesine uygun olarak yapılmaması, suç niteliğinin değişmesi hâlinde anılan Kanun'un 226. maddesine uygun olarak ek savunma hakkının verilmemesi, Kanun'un 216. maddesi uyarınca hükümden önce son sözün hazır bulunan sanığa verilmemesi” gibi haller örnek gösterilmiştir.
CMK m. 309/4-d ile düzenlendiği üzere hükümlünün cezasının kaldırılmasını veya daha hafif bir cezanın verilmesini gerektiren bir hal söz konusu ise bu karar doğrudan Yargıtay tarafından kurulur. Bu durum, “yargılamanın tekrarlanması yasağı” olarak da ifade edilmektedir. Diğer bir ifadeyle böyle bir bozma sebebinin varlığı halinde dosya yeniden kararı veren mercie gönderilmez, doğrudan Yargıtay ceza dairesi tarafından çözümlenir.
Ceza Genel Kurulu’na göre cezayı kişiselleştirmede hakimin takdir hakkının bulunduğu durumlarda bu değerlendirmeyi kararı veren merciin yapması gerekir (YCGK 2016/395 E., 2016/34 K. sayılı ve 13.02.2016 tarihli; 2018/1066 E., 2018/373 K. sayılı ve 25.09.2018 tarihli kararları). Bu sebeple kanun yararına bozma neticesinde sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması, seçenek yaptırımlar ve erteleme hükümlerinin uygulanması gibi ihtimaller oluşursa bunu Yargıtay karara bağlamamalıdır. Bu durumda CMK m. 309/4-b uygulanır ve dosya yeniden yargılama yapılmak üzere kararı veren mercie gönderilir. Ancak mahkumiyet kararıyla ilgili hakime bir takdir hakkı tanınan bir husus yoksa CMK m. 309/4-d uygulanacak, Yargıtay dairesi yeniden karar kuracaktır.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararlarının Kanun Yararına Bozulması
İstinaf ya da temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşen kararlardan olduğu için hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararları da kanun yararına bozmaya konu olabilir. Bunda HAGB kararına itiraz edilip edilmemesi de fark yaratmayacaktır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, davayı sonuçlandıran ve uyuşmazlığı çözen bir “hüküm” değildir (YCGK 2010/11-70 E., 2010/159 K. sayılı ve 29.06.2010 tarihli kararı). Genel Kurul’a göre henüz hukuken varlık kazanan bir hüküm niteliği olmadığından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı esas bakımından değil, ancak “CMK m. 231 ile gösterilen şekil şartları” bakımından kanun yararına bozmaya konu olabilecektir.
Yargıtay ceza daireleri de HAGB kararının esasına ilişkin kanun yararına bozma istemlerinin reddine karar verme eğilimindedir. Örneğin Yargıtay 12. Ceza Dairesi, “Gerek kesin hükmün otoritesinin korunması zorunluluğu, gerekse olağanüstü bir denetim yolu olması sebebiyle dar kapsamlıdır; her türlü hukuka aykırılığın öne sürülüp incelenmesine elverişli bir denetim yolu değildir” şeklindeki gerekçesi ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına ilişkin kanun yararına bozma isteminin reddine karar vermiştir (Yargıtay 12. CD. 2018/276 E., 2018/9918 K. sayılı ve 18.10.2018 tarihli kararı).
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının Kanun Yararına Bozma Başvurusu (CMK m. 310)
CMK m. 310 ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının kanun yararına bozma isteminde bulunması düzenlenmiştir. Ancak Yargıtay C. Başsavcısı bu yetkisini ancak CMK m. 309/4-d ile gösterilen “hükümlünün cezasının kaldırılması veya daha hafif bir cezanın verilmesini gerektiren” bozma sebeplerinin varlığı halinde kullanabilir.
CMK m. 309 uyarınca Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozma isteminde bulunulmuşsa, artık Yargıtay C. Başsavcısının CMK m. 310 uyarınca başvuruda bulunması imkan dahilinde değildir.